top of page

Gıdalarda Kullanılan Zararlı Katkı Maddeleri


Instagram profilimde yaptığım bazı paylaşımlarda, eldivensiz çalışılan videolara o kadar olumsuz eleştiri alıyorum ki. Yemeği yapan kişinin temizliğinden önce eldiven var mı yok mu o sorgulanıyor. Şahsen ben eldiven ile çalışmak yerine temiz bir elle çalışmayı tercih ederim. Sonuçta plastik içerikli eldiven takılsa bile yapmak isteyen adam eldiven ile her yere dokunup yemeğe devam edebilir.

 

Birde işin restoran boyutu var. Şimdi bu arkadaşlar önlerine gelen güzel sunulmuş bir yemeği afiyetle götürüyorlar. Dahası bir şekilde ustaya selam ve teşekkür yolluyorlar. Restoran mutfaklarına sıkça girmiş biri olarak arka tarafta eldiven ile çalışan bir kişi daha görmedim. Bayıla bayıla yediğimiz yemeklerin bazılarının nasıl bir mutfaktan çıktığını gördüğümden hijyen olayının eldivenden ibaret olmadığını belirtmek isterim. Bakın yurt dışı şeflere, özel kalifiye yemek programlarına, bir tane eldiven ile çalışan var mı?

Neyse konumuz aslında eldiven değil ama şöyle bir noktaya geleceğim. Şimdi hijyen vs. diyoruz ya, bu yazımda asıl önemsememiz gereken ama önemsemediğimiz, sağlığımızı tehdit eden ve gıdalarda kullanılan bazı maddelere değinmek istiyorum. Hani çocuğunuz markette sosis isteyince reyondan “markalı” dediklerimiz dahil olmak üzere paket sosis, salam, burger, nugget ürünleri alıyorsunuz ya, hani canınız hamburger çekiyor diye çıkıp eskiden bu yana zincir olmuş ecnebi kökenli burgercilere gidiyor hatta ve hatta çocuklarınızı da götürüyorsunuz ya, hani yere emzik düştü diye kıyamet kopardığınız çocuklarınızı, ha işte buralarda bakın ne gibi maddeler kullanılıyormuş görelim birlikte.

Sağlığımızı Tehdit Eden Bazı Katkı Maddeleri

Katkı maddeleri uzun yıllardır tükettiğimiz yiyeceklerin içine eklenmektedir. Tabi bu yiyecekler, özellikle paket olanlar haliyle ticari amaç için bizlere sunulmaktadır. Firmaların en önemsedikleri konulardan bir tanesi raf ömrünün uzun olmasıdır. Raf ömrü demek fire az demektir bu da ticari olarak firmaların kar sağladığı bir durumdur. Ama onlar kar ederken bize nasıl zararları dokunuyor bakalım;

Yapay Tatlandırıcılar

Yapay tatlandırıcılar çoğunlukla diyet ve şekersiz (kalorisiz) ürünler diye adlandırılan tatlandırıcılardır. Çay içine atılan tatlandırıcılar da bu gruptadır. En çok kullanılan ve bilinen tatlandırıcı ASPARTAM dır. E951 kodu ile içindekiler kısmında geçer. Şekerden 180 kat daha tatlı bir maddedir. Sağlığımıza etki eden çok tehlikeli bir nörotoksin ve kanserojen bir maddedir. Bize somut etkilerinden bazıları; diyabet, beyin tümörü, Parkinson, Alzheimer, lenf kanseri ve lösemi.


Yüksel Fruktoz Mısırı Şurubu (High Fructose Corn Syrup )

Fruktoz şurubu yiyeceklerin tatlandırılmasında kullanılan bir maddedir. Obezitenin ana nedenlerindendir. Fruktoz şurubu kullanılmasının sebebi ucuz olmasıdır. Hani dedim ya firmalar kar ediyor diye. İşte böyle kar ediyorlar. Bu yüzden aldığınız gıdaların içindekiler kısmına bakınız. Tatlandırmak için doğrudan şeker kullanılanı alınız. İçindekiler kısmında aşağıda yazan kodlardan ve içeriklerden uzak durun.

  • G40 – Glikoz Şurubu (DE-40)

  • G58 – Glikoz Şurubu (DE-60)

  • G95 – Glikoz Şurubu(DE min 97)

  • M50 – Yüksek Maltoz Şurubu

  • M38 – Maltoz Şurubu

  • F85 – Fruktoz Şurubu

  • Yüksek Fruktozlu Glikoz Şurubu

Fruktoz şurubunun kanser hücrelerini beslediği, vücudun şeker dengesini bozduğu dolayısı ile şeker hastalığına yol açabildiği, kilo alımına neden olduğu bilinmektedir.

Monosodium Glutamate

Monosodium Glutamate (MSG) yiyeceklerde lezzet arttırıcı bir maddedir. Kodu E621 dir. Özellikle çin yemekleri soslarında, cips, hazır bulyon, hazır kurabiyelerde ve işin kötüsü artık işin kolayını bulmuş restoranların yemeklerinde kullanılıyor. Yani öyle bir madde ki taşa döksen lezzet katar. İnsan yedikçe yiyesi gelir. MSG içeren ürünlerin sıklıkla tüketilmesi ciddi sağlık problemlerine neden olur. MSG içeren gıdaların tüketilmesi sonucu göğüs ağrısı, baş ağrısı, yüzde kızarıklık, ödem, nefes darlığı ve terlemeye neden olduğu bilinmektedir. Buna “Çin Restoranı Sendromu” denilmektedir.

Gıdaların içindekiler kısmında MSG yazmasa bile aşağıdaki ifadeler MSG olduğunu gösterir.

  • Natural flavor(s) (Doğal lezzetlendirici)

  • Flavoring (lezzetlendirici)

  • Sebze Proteini

Size vahim bir olay anlatayım. Bir ev yemeği restoranında kuru fasulye istedim. Sonra lezzette bir farklılık hissettim. Sordum garsona “Usta bunun içine ne katıyor? Çok lezzetli” Abi dedi ki “fasulye, tuz karabiber o kadar”. Israrcı oldum, “başka hiç bir şey koymuyor mu? Değişik güzel bir tat alıyorum” dedim. Dedi ki abi birde sebze çeşnisi koyuyor dedi. Markasını öğrendim bir şekilde ve ürünü buldum. İçindekilere baktığımda MSG baş rollerde. Sizin de aklınızda olsun. Durum ev yemekçisine kadar inmiş.

Trans Yağlar

Trans yağlar doğal ve yapay şekilde bulunabilirler. Örneğin hayvansal ürünler olan süt, peynir gibi gıdalarda çok küçük oranlarda doğal yollarla oluşabilirler. Bunlarda sıkıntı yok. Asıl problem endüstriyel yollarla elde edilen trans yağlarda. Trans yağlar ürünlerin raf ömrünü uzattıkları için tercih edilir. Ucuz olmasından ötürü özellikle margarin üretiminde kullanılır. Şimdi düşünün hani her sabah işe giderken aldığınız hamur işleri var ya, hele ki poğaça ve açmalar, işte onlar bol margarin ile yapılıyorlar. Sanıyor musunuz ki 1-2 tl lik poğaçada tereyağı kullanılsın. Bu trans yağlar kolesterol yapımızı tamamen bozup kötü kolesterol (LDL) yi arttırırken iyi kolesterol (HDL) yi azaltmaktadır. Damar tıkanıklığı, kolesterol hastalığı, kalp krizi ve diyabet gibi birçok hastalığa davet çıkaran çok tehlikeli bir üründür. Akşamdan iş yeriniz için kahvaltı hazırlamak inanın 5 dakika sürer. Ben 5 yıldır düzenli kahvaltımı götürürüm. Elbet arada poğaça yemişimdir ama toplasanız 4-5 i geçmez o kadar yılda.

Sodium Nitrit(E250) and Sodium Nitrat(E251)

Sodium Nitrit temelde ürünlerde koruyucu amaçlı kullanılan bir madde. Özellikle işlenmiş et ürünleri olan salam, sucuk, sosis, pastırma, füme et ürünlerde kullanılmaktadır. Koruyucu ve raf ömrünü uzatıyor olması bir yana ürünlerin renklerini de koruduğu için çok tercih ediliyor. Misal hazır aldığımız sucukları kestiğimizde içini kırmızı olarak görürüz. Ancak ev yapımı sucuklara bakarsanız sucuk içi de dışı da iyice kararmıştır. İşte bu karamayı engelleyen şey nitrittir.

Nitritin zararlı olduğu durumu çalışmalar şu şekilde özetlemiş. Nitrit içeren bir et ürünü 130 dereceye kadar ısıtılırsa nitrosaminler oluşur. Bu da kanserojendir. Yani 130 dereceye kızarma ve kömür ızgarasında çıkar. Bu sebeple aşırı miktar nitrit alımı önerilmez. Yani işlenmiş ürünler olan salam, sosis, sucuk vb. ürünleri çok sık tüketmemek lazım.

Ama bu noktada bir parantez açmak isterim. Bir yandan araştırmasını yaptığım sosis ve sucuk üretim ile ilgili bir şöyle de bir durum var. Araştırdım kaynaklarda fermente edilen ürünlerde(sucuk, fermente sosis, tütsülenmiş ürünler) nitrit kullanılmadığı durumda “Botulism” bakterisinin yol açtığı ciddi sağlık sorunları olabiliyor. Bu sebep bu bakterilerin oluşmaması için fermente olan et ürünlerinde mutlaka kullanılması gerektiği söyleniyor. Aslında Türkiye ya da yurt dışında Nitrit kullanımı yasal sınırlar dahilinde serbest. Böyle durum varken de nitrit kullanmamak da risk olabilir. Ama bizim yapabileceğimiz şey bu tarz ürünleri sıklıkla tüketmemek.

BHA(E320) ve BHT (E321)

BHA, Butylated hydroxyanisole, ürünlerde yapay antioksidan olarak kullanılıyor. Diğer yandan da koruyucu olarak de ürünlere eklenebiliyor. Genellikle cips, kek, ekmek ve fırın ürünlerinde kullanılıyor. Yüksek sıcaklıkta stabil olmasından dolayı bu tarz ürünlerde tercih ediliyor. Hayvanlar üzerinde yapılan yüksek dozlardaki alımlarda midede tümör oluşumuna neden olabildiği gözlemlenmiştir. Ancak düşük dozlarda yapılan deneylerde bir tümör oluşumuna rastlanmamıştır.

haaa eldiven mi? Ben eldivensiz devam... :))))

Tanıtılan Yazılar
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page